Cinsellik edepsiz birşeydir! Bu konuda yazarken aile büyüklerimin de okuyabileceğini göz ardı etmem gerekir. Çünkü gerçek anlamıyla yaşanan, içine kendinizi heranlamda katmanız gereken cinsellik, anne-babanızın, çoluk çocuğunuzun yaptığını düşünmek bile istemeyeceğiniz gibidir.
Beni Benimle Bırak
Kadın topraksa, erkek yağmur; Kadın kilitse, erkek anahtar; Kadın ateşse, erkek barut…
İş bu kadar doğalken, bu kadar her şey birbirini tamamlarken, biri olmadan diğeri de olmazken, en temel güdümüz, ihtiyacımız, cinsel isteğimize ne oldu?
İnsanlar, gelişen teknoloji, kötüleşen ekonomi, yükselen ama elde edilemeyen değerler, yürütülemeyen ilişkiler, hayat kavgası, stres ve yorgunluk, tüm imkânlara rağmen kurulamayan iletişim sebebiyle gitgide daha fazla mı kendisine döndü?
Sus Konuşma, Sözler Kimin Umurunda
Dese de Teoman, konuşmak, anlaşmak, anlaşılmak çok önemli bir ihtiyaç ancak; konuşmuyoruz… Konuşamıyoruz… Konuşmaktan utanıyoruz, çekiniyoruz… Konuşmaya korkuyoruz… Konuştuğumuzu sanıyoruz… Sonuçta birbirimizi anlamıyoruz, hem de aynı dili kullanmamıza rağmen… En kötüsü ise birbirimizi anladığımızı ve hatta tanıdığımızı varsayıyoruz… İnsan ilişkilerinde durum bu minvalde iken, bir de sevgili, eş pozisyonunda isek ve bu iletişimsizlikten muzdaripsek tablo daha vahim bir hal alıyor.
Çizgileri Aşanlar – Sıradan Hayatların Sıradışı Rolleri
Bu ay öyle bir konudan bahsediyorum ki, sadece ne yazacağımı değil, yazıp yazmamayı bile günlerce düşündüm. Cinsellik bu, dile kolay… Öyle bir konu ki bu, insanı insan yapıyor, insanı diğer canlılardan ayırıyor hatta. Her yanımızı türlü yansımalarla kuşatıyor ve biz bilgi-iletişim çağında olsak dahi, cinsellik mevzu bahis olunca hala büyük bir azimle, üç maymunu oynamaya devam ediyoruz.
Orgazm: Bir Şehir Efsanesi
2011 i yarıladık, bilimkurgu filmlerinde ve dizilerinde eskiden görüp de “ooo çok uzak” dediğimiz tarihlerdeyiz. İnsan vücudu, beyni ve metabolizması ile ilgili gizemler gitgide çözülüyor ve gen haritaları çıkarılıyor. Kadın, erkek, cinsellik ve yaradılış her an yeni buluşlarla, keşfedilen yeni bilgilerle tartışılıyor.
Biz tüm bunlara bakıldığında hangi noktadayız?
Evlilik Öncesi Cinsellik
Evliliğin vazgeçilmez , tamamlayıcı bir parçası da cinselliktir. Beraberlikte ilk cinsel ilişkinin kusursuz ve sorunsuz geçmesi gerektiği yönünde toplumda yaygın bir inanış vardır. Oysa bu inancın tam tersine ilk gece, ilk cinsel ilişki gerginlik ve korku içinde geçer. İlk kez beraber olan çiftlerin, ilk gecelerinde birtakım olumsuz duygular içinde olduklarını ve korkularını gizlemek istemeleri de gerginlik ve baskıları daha da belirgin bir şekilde arttırır.
Sevişmek.. Her Zaman, Seks.. Zaman Zaman (Cinsel Mitler)
Cinsellikten sınıfta kaldık biz. Toplumca çok zordayız. Hem bilmiyoruz, hem sormuyoruz, hem öğrenmiyoruz. Ne öğretenimiz var zaten, ne de anlatanımız. Durum bu minvalde iken ne oluyor peki; bir şeyler duyuyoruz, bir şeyler yapıyoruz ve işte en kötü kısım, bildiğimizi sanmaya başlıyoruz! Balık dünyayı kendi kavanozundan ibaret sanır misali, kendi küçük dünyamızda, konuya hakimiz zannediyoruz.
Aşkın Gözü Mü Kör, Burnu Mu Keskin?
Aşk ve koku..
Koku ve arzu…
Yıllar yılı aşkın görme becerisi üzerine konuşuldu duruldu. Yok gözü körmüş de, yok iyi görmezmiş de, gördüğünü anlamazmış da. Çeşitli yollarla suçlandı, tenkit edildi, deli dolu aşkın, görme duyusu. Belki de sorun göz zafiyeti değildi. Aşk, gözünün gördüğüne değil, burnunun dikine giden bir tıynetteydi? Aşkın burnu öyle keskindi ki, gözü geride bırakmış, gördüğüne değil kokladığına kanmıştı?
Seni Uzaktan Sevmek Aşkların En Güzeli (Bir Vajinismus Masalı)
“Daha ben bile kendime dokunmazken, sen kim oluyorsun da buna teşebbüs ediyorsun?”
Bir varmış, bir yokmuş; genç kızın hayalleri çokmuş. Kendini eşine saklayacak, yanına erkek sinek bile yaklaştırmayacak, bembeyaz gelinliğine yakışır bembeyaz umutlarla, prensi gelsin diye bekleyecekmiş. Prensi gelecekmiş gelmesine, alıp kızımızı beyaz atıyla götürecekmiş. Ancak mutlu çiftimiz işte bu noktada kötü büyücünün cinsel tuzağına düşecekmiş. Prens ne yapsa ne etse genç kızımıza dokunamamış. Bırakın el sürmeyi, yanına bile yaklaşamamış.
Kadınlığını Yaşayamayan Kadınlar
Kadın cinselliği, 2010 yılını dahi geride bırakmak üzere olduğumuz şu günlerde ülkemizde halen tabu olmaya devam eden bir konudur. Kızlarımız, kadınlarımız ne kendilerini, ne anatomilerini ne de duygularını tam olarak tanımamaktadırlar. Küçüklükten itibaren ayıp, yasak, günah duygularıyla beraber tanıtılan cinsellik, hem bir gizem olmayı hem de korkutmayı sürdürmektedir.